Deniz Kabuğunun Şarkısı

Kısa, net, misal, gerçek…

20 hikâye, durumlar misâl ama duygular bir o kadar gerçek…

Deniz kabuğunun içinden gelen o melodik sesi bilir misin?
Kimi denizin sesini saklar içinde der. Oysa çevrende duyduğun gürültünün kabuk içindeki yankısıdır.
Aynı zamanda bir canlının da evi…
Ne duymak istersen onu duyarsın kulağına yanaştırdığında.
Ahenkli bir melodi ya da gürültü olabilir.

Konusu şöyle, orası böyle demek zor. Masal desen değil, gerçek desen oturup düşündürecek kadar gerçek.

Gönül körse, göz istediği kadar baksın… Gerçekten görmek için belki imalı hikâyeler lazımdır biz büyüklere de…

Arka kapakta da dediği gibi “Hayallerinizi paylaşanlarla yürüyün.”
Aslında hayat hikâyeden ibaret değil mi?

Çocuğa verdiğin öğüt, arkadaşına anlattığın an, üzgünken azalsın diye paylaştığın, mutluyken çoğalsın diye dağıttığın…
Hepsi birer hikâye…
Kimi bizim, kimi başkasının…
Ama hepsi görülmeyen duygu ya da anlaşılması mümkün olmamış durumun izahı için araç. Öykü kitaplarını tam olarak bunun için seviyorum işte…

Bu kitabı da öyle sevdim Özlem Pekcan; kaleminize, hayalinize sağlık.

İnsan hayattan neyi, nasıl istediğini çok iyi bilmeli.

“Su ateşi kabul etmez ama yakar; yaş, taşa benzemez ama kurur.” dedi dev.
Ertesi sabah balıkçılar kıyıda daha önce hiç görülmemiş dev bir kaya parçası ile karşılaştılar.’

Kesinlikle okunmasını gönül rahatlığıyla tavsiye edeceğim bir kitap.

Hayal kurun, görmeyi öğrenin ve paylaşın… Hikayeler kulaklara küpe olsun. Tıpkı çocuklarımıza dediğimiz gibi.

Keyifli okumalar